26 Ocak 2011 Çarşamba

Nerede olduğu önemli mi?

"Yoga yapmak istiyorum ama güvenilir, uygun bir ortam olmalı. Sen nerede yoga yapıyorsun?" Pek çok insandan bu soruyu duydum. "Güvenilir" ne demek? "Uygun bir ortam" ne demek? Aslında bu soruyu başka türlü sorsak daha iyi olabilir. "Yoga yapmak istiyor muyum?" Çünkü, yoga herkes için. Yoga yaparken herhangi bir başarının peşinde olmuyoruz, kendimizle, ya da başkalarıyla yarışmıyoruz. Yalnızca yoga yapıyoruz ve farkındalıkları izliyoruz. Ben yogayla Kalamış'taki Yogarooms'da tanıştım. Yogarooms'un sakin, huzurlu enerjisi ve pırıl pırıl ortamı beni yoga yolculuğumda hep destekledi. Çoğu zaman, daha Yogarooms'dan içeri girer girmez günün gerginliğini üstümden attım. Ancak, hayat bazen yeni alternatifler de getirmiyor değil. Daha önce çalıştığım işyeri Anadolu yakasındaydı. İşten çıkıp Yogarooms'a gidiyor, ardından kolayca evime ulaşıyordum. Ama artık, Gümüşsuyu'nda çalışıyorum, evim Acıbadem'de ve Yogarooms ise Kalamış'ta. Hafta içi sabah derslerine gitmem zorlaştı. Akşamları ise, Gümüşsuyu'ndan Kalamış'taki derslere yetişmek zorlaştı. Ben de hafta içi yoga yapabilmek için yeni alternatifleri araştırdım. Türkiye'deki duayen merkezlerden biri olan Cihangir Yoga'yı buldum. Dün ilk kez bir Cihangir Yoga'da akşam 007:00'deki Vinyasa Akış dersine girdim. Her şey çok farklıydı. Öncelikle Cihangir Yoga'da çok fazla öğrenci var, çok kalabalık. Yoga matlarını neredeyse birbirine birleştirerek ders yaptık. Aynı kalabalık ve içiçelik soyunma odalarında ve merkez çıkışında da sürdü. Cihangir Yoga'da benim yoga yapmak için tek ihtiyacımın kendi zihnim, bedenim ve nefesim olduğunu bir kez daha fark ettim. Bununu kadar önemli bir şey ise öğretmen. Öğretmenimiz Zeynep Çelen çok iyiydi. Kalabalık sınıfta güleryüzüyle tüm öğrencilere odaklanmasına özendim. Sayesinde, hepimiz pratiğin içinde kendi yolculuğumuza çıkabildik. Pratiğim sırasında yaşadığım farkındalık ise benim için çok değerliydi: "Nerede olduğun önemli değil, ne yaptığın ve hangi tavırla yaptığın önemli."

24 Ocak 2011 Pazartesi

10 Beden/ Aura ve teslim olmak

Yogarooms'da, Özlem Ataman'la 10 Beden uyumlama dersleri devam ediyor. Cumartesi günü sıra Aura'daydı. Derslerde ilerledikçe deneyimlerin yazıyla veya sözle anlatılması güçleşiyor. Muhteşem bir dersti demekle yetineceğim. Kundalini dersinden önce, ilk kez Barış Altan Doğan'ın dersine girdim. Hatha Yoga temel asanalarını çalıştık. Barış da enerjisi yüksek öğretmenlerden biri. Bundan sonra fırsat buldukça derslerine gireceğim. Dersler devam ederken benim yolculuğum da devam ediyor elbette. Bu haftasonunu "teslim olmayı" düşünerek geçirdim. Gençlikteki ideolojilerin öğrettiği "teslim olmamak"tı... "Direnmek"ti. Kendi içinde çok da doğruydu ama bu "teslim olmak" bambaşka bir şey. Yaşam içinde yapman gerekenleri yaptıktan sonra anı yaşamaya teslim olmak demek biraz. Biraz da, elinden geleni yapmak ama zihnini meşgul etmemek gibi bir şey. Teslim olamamak ise insanın hapishanesi. Bu haftasonunu ana teslim olarak geçirdim. Sanki bir hafta tatil yapmış gibiyim. Yavaş yavaş becerebildiğim kadarıyla yolculuk notlarımı da paylaşmam iyi olacak galiba. Sevgiyle kalın

18 Ocak 2011 Salı

10 beden/Arcline dengelenmesi

Kundalini öğretmenim Özlem Ataman Aralık'tan bu yana Yogarooms'da özel bir ders veriyor. Ders, 10 bedenin dengelenmesine dayanıyor. Her ders, yaşamımda küçük mucizeler yaratıyor. Geçtiğimiz cumartesi günü sıra Arcline'daydı. Arcline dengelenmesi, ilişkilerimizin tortularını temizlemeye dayalı bir egzersiz ve meditasyona dayanıyor. dersten önce, biriktirdiğim, benim üzerimde ağırlık yaratmış ne kadar çok ilişkinin etkisi altında olduğumu düşünüyordum. Bu arada, ders günü yaklaştıkça parmağımı kaldırmak bile istemiyordum. Ne de olsa zihin beni dönüşümden uzak tutmak için vıdı vıdısını sürdürüyordu. Kafamın içinde binbir türlü uğultuyla derse girdim. Ders çıkışında sanki ılık bir banyodan çıkmış gibiydim. 10 bedene ilişkin bilgilere www.ozlemataman.com'dan ulaşabilirsiniz. Elinize böyle bir derse geçme fırsatı çıkarsa, kaçırmayın. Çok "hayırlı" mucizeler getiriyor.
(Techonarati kod; TZ2Q9MCW64TC)

12 Ocak 2011 Çarşamba

Hayrola, aşık mısın?

Yogaya başlayan pek çok öğrenci, düzenli olarak pratik yaptıktan bir süre sonra bu soruyla karşılaşıyor. Elbette, bekarlarsa:)Ben de yoga yapmaya başladıktan iki ay kadar sonra çalışma arkadaşlarımdan bu soruyu duymaya başladım. O sıralar hayatımda yeni bir aşk olmadığı için de "Yooo..." deyip, geçiyordum ama kimseyi inandıramıyordum. Sonunda işin sırrına erdiğim için, "Hayır, yoga yapıyorum" demeyi akıl ettim. Daha sonra bir Kundalini dersi sırasında öğretmenim Özlem Ataman neredeyse aynı şeyin başından geçtiğini anlattı. Evet, yoga insana aşk kadar yarıyor gerçekten.

8 Ocak 2011 Cumartesi

Yoga'yla kilo verdim, herkes çok şaşırdı

Ben spor salonuna gitmeyi beceremeyenlerdenim. Koşu bandının üstünde ya da aletlerle çalışırken o kadar sıkılıyorum ki, tarifi yok. Sevdiğim tek spor türü yüzme. Yüzmeyi de yarışır gibi telaş içinde değil, dans eder, su balesi yapar gibi yaptığımda zevk alıyorum. Anlayacağınız ben hareketi zevk aldığım sürece seviyorum. Yoga'ya spor yapma amacıyla başlamadım. Aslına bakarsanız Yoga'ya başladığımda Yoga'nın ne olduğunu bilmiyordum. Tamamen bir içgüdüyle gittim ilk derse. İyi ki de gitmişim:) Yoga beni hem fiziksel hem de ruhsal açıdan çok geliştirdi, değiştirdi ve güzelleştirdi. Yoga yapmaya başladığımda normal kilomun tam 11 kilo üstündeydim. Önceki bir kaç ay boyunca haftada bir, sonra haftada iki ve daha sonra fırsat bulduğum her gün Ashtanga ve Vinyasa derslerine girdim. Özellikle Ashtanga derslerinde çok fazla terliyordum, hem de hiç nefes nefese kalmadan. Derslerin sonunda içimde büyük bir huzur, bedenimde tarifsiz bir gevşeme duyuyordum. Bu huzur ve gevşeme daha önceleri benim uzun saatler boyunca uyuduğumda elde ettiğim bir şeydi. Yoga uykunun getirdiği rahatlığın on katını getiriyordu. Üstelik, sağlıksız ve uzun süre uyuma hali giderek sona eriyor, insan daha enerjik hale geliyor. Bu yüzden çok sık egzersiz yapmaya başladım. Önceleri yüzümün aydınlanmaya başladığını söyledi herkes. "Sana güzel bir şeyler oluyor" diyorlardı. Sonraları, eskiden öfkelendiğim pek çok şeye öfkelenmediğimi söyler oldular. Dört ay kadar geçtiğinde ise daralan elbiseler sorunum yerini bollaşan etekler, pantolonlara bırakmıştı. Çoğu insan "Yogayla mı kilo verdin? Yogada hareket mi var ki?" diye sordu. Evet yogada çok güzel hareketler var. Biz onlara asana (duruş, poz)diyoruz. Asanaları yaparken vücut ve ruh toksinleri atıyor:) Bir yan ürün olarak da kilo veriyorsunuz.

7 Ocak 2011 Cuma

Kundali'nin en sevdiğim tarafı süpriz meditasyonları

Yoga'ya başladığımdan bu yana kendimi en çok Ashtanga ve Kundalini derslerine yakın hissediyorum. Bunun nedenini çözebilmiş değilim. Aslında, çok keyif aldığım Vinyasa ve Hatha Yoga derslerine de girdim. Hatta ilk yoga dersim sevgili Ebru Bayramoğlu'nun Vinyasa sınıfındaydı. Harikaydı. Ama zaman içinde önce büyük bir Ashtanga tutkusuna kapıldım. Onu kundalini izledi. Tarif etmeye çalışırsam ben Ashtanga ve Kundalini yaptığımda kendimi evimde hissediyor; Vinyasa, Hatha Yoga yaptığımda ise akrabalarımda yatıya kalmış gibi oluyorum. Aslına bakarsanız Yoga nasıl ki herkes içinse, yoga türleri de herkesin gönlüne göre.

6 Ocak 2011 Perşembe

Merhaba

Ekim 2010'da Yoga'yla tanıştım. Sevgili Reiki Master'ı Neşe Medeni bir mail ile öğrencilerinden Canan Özalp'in bir yoga merkezi açtığını duyurdu. O sıralarda çok yoğun çalışıyordum. Gündüz çalışmaya başlıyor, saate hiç bakmadan geceyarılarına kadar ofiste kalıyordum. Haftasonları çalışmıyorsam, evde, televizyonun karşısında oturuyordum. Kâh kitap okuyor, kâh televizyon seyrediyordum. Bir başka deyişle, kendim için - yaşamımı idame ettirecek maaşı kazanmak dışında- neredeyse hiçbir şey yapmıyordum. İşte, Canan Özalp ve iki arkadaşının kurduğu Yogarooms'la böyle tanıştım. İyi ki de tanışmışım. Bu blog'da Yoga'nın yaşamımı nasıl değiştirdiğini anlatacağım. Namaste:)